Allah Rasûlü (sa) şöyle buyurmuştur: "Helâl rızkı aramak her müslümana farzdır." (Geçti) Bu farzın, diğer farzlara göre hem anlaşılması daha zor, hem de uygulanması daha ağırdır. Bu sebeple, o hem ilim, hem de amel yönünden en çok ihmâle uğramıştır. Çoğu kimseler, câhil oldukları için, bu dönemlerde helâl rızkın bulunmadığını, onun yollarının tıkandığını zanneder ve helâl rızk olarak nehir sularıyla bitkilerin kaldığını söylerler. Su ve bitki ile yaşamak da zor olduğuna göre, kendilerini harama girmekte ve onun her türlüsünü irtikâp etmekte mazur görürler. Halbuki işin aslı bunların zannettikleri gibi değildir. Çünkü rızkın helâl, haram ve şüpheli kısımları, değişen ölçülerde de olsa, her zaman vardır ve helâllerle haramların neler oldukları da gayet açıktır.
Biz bu bölümde, helâl, haram ve şüpheli şeylerin neler olduklarını açıklayacak ve teminindeki zorluklara rağmen, helâlı bulmanın imkânsız olmadığını göstereceğiz. Böylece, harama girmek için meşru bir mazeret bulunmadığı ortaya çıkacak ve halk içinde yaygın bir fitne (ve dinî musibet) hâlinde yayılan, helâl rızk arama konusundaki dikkatsizliğin önü alınacaktır.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
-"...Temiz ve helâl olan şeylerden yiyin ve sâlih amel işleyin..." (Mu’minûn, 51) Helâl rızk yemenin sâlih amel işlemekten önce emredilmesi oldukça anlamlıdır. Kaldı ki, buradaki sâlih ameli, helâl rızk arama şeklinde tefsir eden âlimler vardır.
-"Birbirinizin malını haksız yollarla yemeyin..." (Bakara, 188)
-"Yetimlerin mallarını zulmen yiyenler, kendi midelerine ateş indirirler. Bunlar, alevlenmiş ateşe gireceklerdir." (Nisa, 10)
-"...Mümin iseniz, Allah'tan korkun ve faizi bırakın. Şayet, onu bırakmazsanız, Allah ve Rasûlü ile harp hâlinde olduğunuzu bilin..." (Bakara, 278, 279) Helâl rızkı emredip haram olandan sakınmayı öneren daha pek çok âyetler vardır.
Allah Rasûlü (sa) da şunları söylemiştir:
-"Helâl rızık aramak her müslümana farzdır."
-"İlim aramak her müslümana farzdır." (Geçti) Bazı âlimlere göre, bu hadisteki ilimden maksat, helâl ve haram bilgisidir.
-"Ev halkına helâl yedirmek için çalışan kimse, Allah yolunda cihad eden kimse gibidir." (Taberânî)
-"Kim kırk gün helâl yese, Allah Teâlâ onun kalbini nurlandırır." (Ebu Nuaym)
-Helâl ye, duan kabul olunsun." (Taberânî) Sa'd İbni Ebi Vakkas (ra), duasının kabul olunmasını isteyince, Allah Rasûlü (sa) ona bu sözü söylemiştir.
-"Nice insan vardır ki, yemesi, gıdası, giyimi haramdan olduğu hâlde, 'Allah’ım! Allah’ım!’ diye dua edip dualarının kabulünü isterler. Bunlar bu hâlde iken duaları nasıl kabul olunur." (Müslim)
-"Bir et haramdan oluşmuşsa, ona lâyık olan cehennem ateşidir." (Geçti)
-"Gündüzün helâl rızık aramakla yorgun düşen bir kimse, geceyi affedilmiş olarak geçirir." (Taberânî), "Dindarlığın en üstün şekli haramlardan sakınmaktır." (Geçti)
-"Haram mal kazanan kimse, onu sadaka verse sevap kazanmaz; geride bıraksa onun cehennem azığı olur." (Ahmed, İbnu Hibban)
Allah Rasûlü’ne nisbet edilen bazı sözlerde de şöyle denilmiştir: "Mide vücudun havuzudur. Bu havuzun içindeki temiz (helâl) olursa, onunla beslenen damarlar, sinirler ve uzuvlar da temiz olurlar. Onun içindeki temiz olmazsa bunlar da temiz olmazlar."
"İbadet on kısımdır. Helâl rızkı aramak onun dokuz kısmını oluşturur."
"Rızkını nereden ve nasıl kazandığına aldırmayan bir kimseyi Allah Teâlâ da aldırmadan cehenneme atar."
"Allah Teâlâ, haram mal kazanıp onunla akrabalık gözeten, ondan sadaka veren ve onu kendi yolunda sarf eden bir kimsenin bütün harcamalarını toplayıp cehenneme atar." Allah Rasûlü’nün "Allah temizdir, ancak temiz olanı kabul eder." sözü de bunu teyid eder.